✓ 1876’da Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu iç ve dış sorunlar, bir anayasanın ilanını zorunlu kılmıştır. II. Abdülhamid, bu iş için Mithat Paşa başkanlığında bir komisyon kurulmasına izin vermiştir.
✓ Bu komisyon Fransa, Belçika ve Prusya anayasalarından esinlenerek bir anayasa metni hazırlamış ve padişahın da katkılarıyla 119 maddelik Kanun-ı Esasi ortaya çıkmıştır.
✓ II. Abdülhamit tahta çıktığında Balkanlar’da ayaklanmalar başlamıştı. Avrupa devletlerinin İstanbul (Tersane) Konferansı’nda Balkan sorununu tartıştıkları ve Osmanlı Devletinden reformlar yapmasını istedikleri sırada II. Abdülhamit siyasal bir manevrayla 23 Aralık 1876 günü törenle Kanun-ı Esasi’yi ilan etmiştir. Böylece I. Meşrutiyet Dönemi başlamış oluyordu.
✓ Türk tarihinin bu ilk anayasasıyla Osmanlı Devleti’nde meşrutiyet yönetimine geçilmiştir.
✓ Kanun-ı Esasi’nin metni bastırılarak halka dağıtılmış ve halk meşrutiyeti büyük bir heyecanla karşılamıştır. İstanbul’un değişik yerlerinde top atışları yapılmış ve İstanbul’da büyük şenlikler düzenlenmiştir. Vilayetlere, sancaklara ve kazalara bir genelge gönderilerek Kanun-ı Esasi’nin ilan
edildiği duyurulmuştur.
✓ Kanun-ı Esasi’ye göre Osmanlı Genel Meclisi, üyelerini halkın seçtiği Mebusan Meclisi ve
padişahın seçtiği Âyan Meclisi olmak üzere iki meclisten oluşmuştur.
✓ 19 Mart 1877’de ilk Osmanlı Meclis-i Mebusan’ı padişahın da katıldığı büyük bir törenle
Dolmabahçe Sarayı’nda açılmıştır Kanun-ı Esasi hem dış sorunlara çare bulmayı hem de içeride
bir değişimi hedeflemiştir.
✓ Tanzimat Fermanı’nın ilanıyla Mısır Meselesi’nde, Islahat Fermanı’nın ilanıyla da Paris
Konferansı’nda Batılı devletlerin desteğinin sağlanması amaçlanmıştır. Benzer şekilde Kanun-ı
Esasi’nin ilanında da Tersane Konferansı’na katılan Avrupalı devletleri etkilemek amaçlanmıştır.
✓ Her ne kadar halkın desteği ve baskısı olmasa da Kanun-ı Esasi’nin ilanını bütünüyle dış
sebeplere bağlamak da mümkün değildir.
✓ Tanzimat’la başlayan modernleşme sürecinin doğal bir devamı olan Kanun-ı Esasi’nin ilanında,
Genç Osmanlıların halkın yönetime katılması düşüncesi etkili olmuştur.
o Mebusan Meclisi dört yılda bir seçilir.
o Meclisi açma ve kapama yetkisi padişaha aittir.
o Savaş ve barışa padişah karar verir.
o Meclisin aldığı kararlarda son söz padişaha aittir.
o Hiç kimse kanunun belirttiği sebepler dışında başka bir bahane ile cezalandırılamaz.
o Basın, kanunlar çerçevesinde hürdür.
o Halkınmülkiyetinevemeskeninedokunulamaz.
o Müsadereveangaryayasaktır.
o Memuriyetlere tayin, usulüne göre ve ehliyet ile liyakat esasına göre yapılır.
o Her memur vazifesinden sorumludur. Memur, kanuna aykırı emirler verilmesi hâlinde
âmire itaat ederse sorumluluktan kurtulamaz.
✓ II. Abdülhamit tahta çıktığında Balkanlar’da ayaklanmalar başlamıştı. Avrupa devletlerinin İstanbul (Tersane) Konferansı’nda Balkan sorununu tartıştıkları ve Osmanlı Devletinden reformlar yapmasını istedikleri sırada II. Abdülhamit siyasal bir manevrayla 23 Aralık 1876 günü törenle Kanun-ı Esasi’yi ilan etmiştir. Böylece I. Meşrutiyet Dönemi başlamış oluyordu.
✓ Türk tarihinin bu ilk anayasasıyla Osmanlı Devleti’nde meşrutiyet yönetimine geçilmiştir.
✓ Kanun-ı Esasi’nin metni bastırılarak halka dağıtılmış ve halk meşrutiyeti büyük bir heyecanla karşılamıştır. İstanbul’un değişik yerlerinde top atışları yapılmış ve İstanbul’da büyük şenlikler düzenlenmiştir. Vilayetlere, sancaklara ve kazalara bir genelge gönderilerek Kanun-ı Esasi’nin ilan
edildiği duyurulmuştur.
✓ Kanun-ı Esasi’ye göre Osmanlı Genel Meclisi, üyelerini halkın seçtiği Mebusan Meclisi ve
padişahın seçtiği Âyan Meclisi olmak üzere iki meclisten oluşmuştur.
✓ 19 Mart 1877’de ilk Osmanlı Meclis-i Mebusan’ı padişahın da katıldığı büyük bir törenle
Dolmabahçe Sarayı’nda açılmıştır Kanun-ı Esasi hem dış sorunlara çare bulmayı hem de içeride
bir değişimi hedeflemiştir.
✓ Tanzimat Fermanı’nın ilanıyla Mısır Meselesi’nde, Islahat Fermanı’nın ilanıyla da Paris
Konferansı’nda Batılı devletlerin desteğinin sağlanması amaçlanmıştır. Benzer şekilde Kanun-ı
Esasi’nin ilanında da Tersane Konferansı’na katılan Avrupalı devletleri etkilemek amaçlanmıştır.
✓ Her ne kadar halkın desteği ve baskısı olmasa da Kanun-ı Esasi’nin ilanını bütünüyle dış
sebeplere bağlamak da mümkün değildir.
✓ Tanzimat’la başlayan modernleşme sürecinin doğal bir devamı olan Kanun-ı Esasi’nin ilanında,
Genç Osmanlıların halkın yönetime katılması düşüncesi etkili olmuştur.
Kanun-i Esasi’nin Bazı Maddeleri
o Osmanlı Devleti bir bütündür, hiçbir sebeple ayrılık kabul etmez. o Osmanlı saltanatı ve halifeliği hanedanın büyük oğluna aittir.o Mebusan Meclisi dört yılda bir seçilir.
o Meclisi açma ve kapama yetkisi padişaha aittir.
o Savaş ve barışa padişah karar verir.
o Meclisin aldığı kararlarda son söz padişaha aittir.
o Hiç kimse kanunun belirttiği sebepler dışında başka bir bahane ile cezalandırılamaz.
o Basın, kanunlar çerçevesinde hürdür.
o Halkınmülkiyetinevemeskeninedokunulamaz.
o Müsadereveangaryayasaktır.
o Memuriyetlere tayin, usulüne göre ve ehliyet ile liyakat esasına göre yapılır.
o Her memur vazifesinden sorumludur. Memur, kanuna aykırı emirler verilmesi hâlinde
âmire itaat ederse sorumluluktan kurtulamaz.
✓ Ancak anayasaya rağmen eski mutlakiyetçi anlayış devam ettirilmiştir. Anayasaya göre Osmanlı padişahı geniş yetkilere sahip fakat sorumsuzdur. Hükümet meclise değil padişaha karşı sorumludur.
✓ Padişahın istediği zaman meclisi toplama ya da dağıtma hakkı vardır. Sadrazam ve nazırları atama yetkisi padişahtadır . Y asaların onaylanması ve yürürlüğe girmesinde tek yetkili padişahtır.
✓ Kanun-i Esasi’ye göre haklar ve hürriyetler açısından bütün Osmanlı vatandaşları kanun önünde eşittir. Padişaha istediği kişiyi sürgüne gönderme yetkisi verilmiştir. (Bu kararın uygulandığı ilk kişi Midhat Paşa olmuş, Taif’e sürgüne gönderilmiştir.)
✓ Kanunuesasi ile Osmanlı Devleti'nde parlamenter sisteme geçilmiş, halk ilk defa padişahın yanında yönetime katılarak, seçme ve seçilme hakkını kullanmıştır.
✓ Seçimlerin ardından 1877’de ilk Mebusan Meclisi açılmıştır. Mecliste Müslüman vekillerin yanı sıra azınlık vekilierinin de temsil edilmesi sağlanmıştır.
✓Gayrimüslimlerin 93 Harbi devam ederken Meclis’teki ayrılıkçı faaliyetleri Sultan Abdülhamid’in tepkisine neden olmuştur.
✓ II. Abdülhamit ayrılıkçı mebusların faaliyetlerini ve 93 Harbi’ni gerekçe göstererek Kanun’un kendisine verdiği yetkiyle Meclisi feshetti (13 Şubat 1878).