1945 yılında Stalin Zulmünden kaçan 195 Azerbeycan Türkü Boraltan köprüsünü geçerek Türkiyeye sığınıyor. Ancak dönemin şartları ve Sovyet baskısından dolayı Azerbeycanlı Türkler sınır karakolunda bekletiyorlar.
Karakol komutanı hadiseyi ''Ankara''ya bildiriyor. Ancak Sovyet Rusya ile mutakabiliyet anlaşmasından ve dönemin şartlarından dolayı ''Ankara'' sığınmacıların Sovyet Rusya'ya iade edilmesi istiyor.
Karakol komutanı sığınanların Azerbeycan Türkü olduğunu anlatmaya çalışsada ''Ankara'' net ve kesin şekilde bu Türklerin iadesini emrediyor.
Teslim edileceğini anlayan Azerbeycan Türkleri : 'Sizde insaf, merhamet yok mu? Sizde Allah korkusu yok mu? Müslüman Müslüman'a bunu yapar mı, siz Türk değil misiniz? Türk olduğumuz için size sığındık, gölgenize geldik, bizi nasıl teslim edersiniz?' derler.
Ancak ''Ankara''nın emri kesin ve nettir. 195 Azerbeycan Türkü tekrar Boraltan köprüsünden geçirilerek Sovyet askerlerine teslim edilir. Ve Sovyet askerleri Hepsini sıraya dizip makineli tüfekle Türk askerlerinin gözü önünde tararlar...
Bu acı ve utanç dolu hadiseden geriye bir ağıdın dizeleri kalıyor.
Boraltan bir köprü, aşar geçer Aras’ı,
Yuğsan Aras suyuyla, çıkmaz yüzün karası.
Düşman bekler karşıda, önüne kattı beni,
Can alınan çarşıda, kardeşim sattı beni.
Dönüp seslendim geri, merhametsiz birine,
Beni siz vursaydınız, şu gavurun yerine.
Boraltan Köprüsü Katliamı meselesi ilk kez 1951 tarihinde Demokrat Parti Tekirdağ milletvekili Şevket Mocan tarafından gündeme getirildi. Çeşitli tartışmalara sebep oldu.
Recep Tayyip Erdoğan, Eylül 2012 tarihinde AKP Genel Merkezi’nde genişletilmiş grup toplantısında
''CHP Zihniyeti'' adı altında konuyu tekrar gündeme taşıdı.
( Reels Videosu olarak paylaştım.)
Konu ile ilgili www.ismetinonu.org.tr siteside bir açıklama yayınladı.
Cüneyt Arkın, Oya Aydoğan, Baki Tamer gibi oyuncuların rol aldığı 1977 yapımı “Güneş Ne Zaman Doğacak” adlı filmde Sovyetlerden Türkiye’ye sığınan mültecilerin hikâyesini konu edinmişti.